Home / Küçükyayla Haber / Kurban Bayramınız Mübarek Olsun. Başkanımızın Mesajı

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun. Başkanımızın Mesajı

ÖZLÜYORUM ÇOCUKLUĞUMDAKİ O BAYRAM HAVASINI

Değerli Dostlarım;

Bayram deyince benim aklıma coşku, sevinç, heyecan, özlem ve hasret, kaynaşma, helalleşme ve barışmak geliyor. Aslında bu başlıkların hepsi üzerine uzun uzun anlatılabilecek, konuşulabilecek çooook yaşanılmış anılar, yaşanılmış hikayeler var ki , nereden başlasam şu anda bile kestiremiyorum.

Bayramları hepimizin bildiği üzere Milli ve Dini Bayramlar olarak iki kategoride kutluyoruz. Hepsinin de bizlerde ayrı bir özelliği, anlamı ve önemi vardır. Milli Bayramlardan en önemlisi dünyada bir eşi ve benzeri bulunmayan, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman askerlerinin bize hediye ettiği Türkiye Cumhuriyeti’mizin ‘’Cumhuriyet Bayramı’’ kutlamalarıdır. Yine Ulu Önderimizin tüm dünya çocuklarına da hediye ettiği ‘’23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’’ ile Türk Gençlerine verdiği önemi de vurgulayan ‘’19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’’ . Ayrıca bu eşsiz güzelliğe ve öneme sahip vatanımıza göz dikip bizleri yok etmek amacıyla dört bir koldan, özellikle Çanakkale’den çok güçlü bir koalisyon Devletlerince yapılan saldırıları püskürtmek ve bir daha buralarını akıllarına bile getiremeyecekleri ‘’Ya Hep Ya Hiç’’ komutuyla askerlerine ‘’ Sizlere savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum’’ diyerek başlattığı BAŞKOMUTANLIK VE MEYDAN SAVAŞI sonucunda tüm düşmanlar bozguna uğratılmış ve ülkemiz düşmanlardan temizlenmiştir. İşte bu günü de ‘’30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI’’ olarak her yıl coşkuyla ve büyük bir gururla kutlamaya devam ediyoruz.

Değerli Dostlarım, buraya kadar yazdıklarımın konu başlığım yani çocukluğumdaki bayramların havası ile ilgisi yoktu, ancak bu güzelim ülkemizi yoktan var eden, rengini atalarımızın bu vatan uğruna döktüğü kandan alan, göz bebeğimiz gibi özen gösterdiğimiz Ay ve Yıldızlı Bayrağımızın hep göklerde özgürce dalgalanabilmesi için bu uğurda her TÜRK vatandaşı tereddüt etmeden canını feda etmeye hazırdır. Bizim ortak duygularımız günden güne büyüyen ve daha da bir anlam kazanan ‘’SAĞDUYUMUZ’’ dediğimiz sonsuza dek var olmak için sabırlı olmak, kenetlenmek ve Devletimizin Bütünlüğüne karşı yapılacak herhangi bir tehdit ve saldırı anında tek yumruk olabildiğimizdir. Ne Mutlu Türküm Diyene.

Dini Bayramlarımıza gelince; Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı olarak her yıl kutluyoruz. Çocukluğumda Ramazan Bayramından ‘’Küçük Bayram’’ Kurban Bayramından ise ‘’Büyük Bayram’’ olarak söz ederdik. Sebebi ise Ramazan Bayramını dört gün Kurban Bayramını ise bir hafta olarak köyümüzde (Vize-Küçükyayla Köyü) kutlanıyordu. Bayrama daha yaklaşık on gün var iken annelerimiz bayram hazırlıklarına başlıyordu, kireç boya ile evler boyanıyor, komşular imece usulü bir araya gelerek bayram baklava ve börekler için sofralarda oklava ile ince

yufkalar açılıyordu. Bir Bayram Baklavası ortalama 130 yufkadan büyük boy bir tepside yapılıyor.

Arefe günü akşamı babamızın aldığı bayramlıklarımızı büyük bir özen ve titizlikle bir kenara ayırıyor yatarken de baş ucumuzda saklıyorduk. Ütü herkeste yoktu, komşularımız veya akrabalarımızın kızlarına masum bir yüzle ricada bulunup sobamızdaki (peçka) korlar ile içi doldurulan döküm ütüler ile bayramlığımızı da ütületebildiğimizde çok seviniyorduk. Şimdiki gibi değildi, Babamız ne alırsa onu giyerdik, genelde bir beden büyük alınırdı. Baba büyük almışsın dediğimizde ise ‘’Oğlum sen hep böyle kalmayacaksın ya, seneye de giyebilmen için böyle aldım’’diyordu .

Bayram sabahı Namazı kılındıktan sonra ailece çok özenle annelerimiz ve Baba Annelerimiz tarafından hazırlanan ‘’Bayram Kuşluğu’’soframızda (Bol limonlu ekşili çorba-Koç veya Burma (Keçinin erkeği) etinden yapılmış soğanlı sulu yahni- bol etli kapama-Kuru Fasulye-Yöresel pirinçle serpme börek-ve bol cevizli, tereyağlı parmak yalatan Baklava Tatlısı) yemeğimizi yedikten sonra bereket duamız yapılır ve en büyüğümüzden başlayarak el öpme merasimleri başlıyordu. Ama Babamızın, Baba Annemizin ve diğer büyüklerimizin vereceği bayram harçlıklarının miktarları beynimizde önemli yer tutuyordu. Daha sonra ise cebimize küçük naylon torbalarımızı koyarak komşularımızı ve akrabalarımızı ziyarete gidip ellerini öpüyor ve verdikleri şekerleri torbamıza koyuyorduk. Torba dolduğunda ise eve gelir boşaltır bir kenara saklıyor tekrar ziyaretlere gidiyorduk. Bu arada büyüklerimizin ellerini öperken bizlere söyledikleri övgü dolu sözler çok hoşumuza gidiyordu.(ooo ne kadar yakışıklı olmuşsun, elbisen çok güzel yakışmış sana, kocaman delikanlı olmuşsun, vb.)

Tüm genç kızlar bayram süresince köyün belirlenen birkaç yerinde bir araya gelir sesi güzel olan iki veya üç genç kız dümbelek ve şimdiki bendir dediğimiz hayvan derisinden kenarı çerçevelenmiş dayre çalıp sırasıyla kızlar ve erkekler horon ve karşılıklı oyunlarla akşam ezan okuyuncaya kadar eğleniyorduk. Erkekler beğendikleri kızların dikkatlerini çekebilmek için türlü taktikler deniyor sonuç alamadıkları anlarda ise en yakın komşu kızları veya akraba kızları ile haber gönderiyorlardı. Büyük aşklar böyle başlıyordu işte. En hoşuma giden ise ortada oynayan kızlar için dümbelek çalıp mani söyleyen kızlarımız önceden anlaşmalı olduğunu düşündüğüm yakıştırmalar yapıyordu: Örneğin, Ay içeği içeği-Fesleğenin çiçeği-Orta yerde oynuyor- Ahmet-Mehmet veya Selami’nin çiçeği- Bu isim söylendiği anlarda çok farklı durumlar da ortaya çıkıyordu, erkek gururlu bir şekilde koltukları kabarıyor ancak gözü de kendine yakıştırılan kızın üzerindeydi. Acaba tepkisi nasıl olacaktı, eğer onun da gönlü var ise o anda mağrur bakışları ve biraz da utangaç tavrı ile mani okuyan kızlara sert çıkışmıyorsa kaşlarını çatmıyorsa, işte o zaman erkek rahat bir nefes alıyor ve bir aşk daha alevleniyordu. Bir de madalyonun öbür tarafına bakalım. Aynı kızda gönlü olup da o ana kadar bir türlü de açılabilme cesaretini gösteremeyen delikanlı da aşkını kalbine gömüyor ve üzülüyordu tabi.

Çok uzun detaylı anlatmaya çalışıyorum ama böyle de olmasa o anları sizlere yaşatamayacağımı düşünüyorum. Bir de bayramın son günü ve son saatleri çok önemliydi. Dümbelek çalarak mani söyleyen kızlarımız, Bayramı uğurlama manilerini söyleyerek apayrı bir

coşku ve anlam katıyor, duygulu anlar da yaşamamıza sebep oluyorlardı. Genç Delikanlılar bitmesini istemiyorlardı, biraz daha , bir türkü daha, bir halay daha diye. Ama son maniyi (Türküyü) tüm kızlarımız koro halinde söylüyorlardı’’ Git Bayram Git Gene Gelesin, Bir dahaki bayrama, genç kızları çarşaflı(Carlı), bekarları evli, yeni evlenenleri çocuklu bulasın’’bunun gibi maniler ile akşam ezanı okuyunca da alkışlarla mutlu bir şekilde, biraz da hüzün ile tabi, herkes evinin yolunu tutuyordu.

Değerli Dostlarım, amatörce sizlere eski bayramlarda yaşananları aktarmaya çalıştım. Eğer eski yaşanmış anılarınızı anımsatabildiysem ve şimdiki yeni nesil kardeşlerime de geçmişte anne ve babalarının yaşamlarından bazı esintileri beyinlerinde canlandırabildiysem ve bunu bir nebze de olsa başarabildiysem ne mutlu bana.

Kurban Bayramınızı kutluyorum sağlık, huzur, mutluluk ve barış içerisinde geçirmenizi en içten duygularımla temenni ediyorum.09.09.2016

TRAKYA KÜÇÜKYAYLALILAR DERNEK BAŞKANI

hakkında adminyayla

Benzer Haber

S.S Küçükyayla Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Mali Olağan Genel Kuruluna Davet

Köyümüz S.S Küçükyayla Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin Mali Olağan Genel Kurulu 01.02.2019 tarihinde saat: 20:30’da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir