Kıymetli Kardeşlerim!
Rahmet yüklü evrensel mesajlarıyla gönülleri fetheden Peygamberimiz (s.a.s.)’in, asırlar önce dillendirdiği kardeşliğe dair sözlerine gelin hep birlikte kulak verelim.
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnızlığa terk etmez. Kim din kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından birini giderir…”
Kardeşlerim!
Yüce dinimizde kardeşlik, aynı anne-babadan dünyaya gelenlere hasredilemeyecek kadar kapsamlıdır. Kardeşlik, mümine muhabbet beslemektir. Yağmurun toprağa getirdiği bereket misali birbirimizerahmet ve şefkat olmaktır. Peygamberimizden gelen bir vefadır kardeşlik Fırtınalı denizlerde birbirimize sığınılacak bir liman olabilmektir. Kardeşlik, zor zamanlarda gönül alıcı bir söz mütebessim bir çehre sunabilmektir Kardeşlik, huzur ve mutluluğu paylaşmak, hüzün ve kedere, acı ve ızdıraba ortak olmaktırKardeşlik, mesafeleri, sınırları, engelleri ortadan kaldıran gönüller arası ülfet köprüsüdür. Renkleri, dilleri, kökenleri farklıda olsa yürekleri bir kardeşler, birbirlerinin hüznüne, uğradıkları zulüm ve şiddete akan kan ve gözyaşlarına asla duyarsız kalamaz. Kardeşlik duygusu, ayrı bedenlerin aynı kalbi paylaşabilmesidir.
Kardeşlik,Efendimiz(s.a.s)’in “Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek manada iman etmiş olamaz.” Duyarlı olabilmektir kardeşlik. Efendimiz (s.a.s.)’in ifadesiyle birbirimize muhabbet, merhamet ve şefkat gösterme hususunda bir vücut gibi hareket edebilmektir. Türlü sıkıntılara müptela olduğumuz şu imtihan
dünyasında beraberce Allah rızasını aramaktır kardeşlik.Kardeşlik;“Birbirinizle üstünlük yarışına
girmeyin. Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin.
Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.Müslümanın kardeşine üç günden fazla dargın durması helâl değildir.” Kardeşlikte terk yoktur, sorumsuzluk,duyarsızlık yoktur.Kardeşlik her şeyden önce bir söylem ve edebî bir kurgu değil, bir hukuk,bir hak, bir görev, bir iman ve ahlâktır.
Değerli Kardeşlerim
İşte Ensar ve Muhacir, böyle bir kardeşliği hücrelerinekadar yaşayarak ortaya koydular.Efendimiz
(s.a.s.), asabiyet ve cehaletin çelik ağını kırarak; dilleri, renkleri, gelenek ve görenekleri farklı olmasına rağmen‘iyilik ve takvada yardımlaşan’ kardeşlerden örnek bir toplum meydana getirdi. Fakat ne hazindir ki Müslümanlar olarak, Allah Resulü’n den sonra bu ulvi mirasa yeterince sahip çıkamadık. Ensar ve Muhacir’in destansı kardeşliği bizlere örnek olması gerekirken hafızalarımızda bir tarih,bir hatırat oldu.Dünyevi çıkarlar, güç mücadeleleri, Kutlu Nebi’nin, ardında bıraktığı bu örnek toplumu zedeledi. Kardeşlik duyguları ve gönüller onulmaz yaralar aldı. Asr-ı saadette gönülleri bir, zihinleri bir, gayeleri bir kardeşlerin arasına ayrılık- gayrılık girdi. Birbirine ülfet, muhabbet, samimiyet, ünsiyet besle mesi gereken gönüller, hırs, menfaat, bencillik, kin ve intikam ateşiyle kavruldu. Bu ateş, geçmişte yaşanan pek çok müessif hâdisenin fitilini tutuşturdu. Asırlarca yürekleri dağlayan fitne ve fesat alevini körükledi. Günümüzdede pek çok İslam ülkesinden ateşler
yükseliyor. Rahmet Elçisi’nin kaynaştırdığı kalpler kin, nefret gibi kötü duyguların mekanı oldu.
Bütün bunlar, Resulullah’ın asırlar önce haykırarak ilan ettiği kardeşliğe uzak kalışın acı neticeleri
değil midir ?
Değerli Kardeşlerim!
Kardeşliğin zihinlerimizde ve gönüllerimizde tam anlamıyla zemin bulamayışının elbette birçok sebebi vardır. Bunların başında herkesin kendini, kendi düşüncesini, mezhebini, meşrebini, benliğini hakikatin yerine koyması geliyor. Oysa Yüce Rabbimiz, biz Müslümanlara hakikatin yolunda olmayı, hakkın peşinden koşmayı emretti. Kendimizi hakikatin yerine koymayı , hakkı yalnız kendimize has kılmayı emretmedi. Hepimiz hakikatin yolunda hizmet etmekle emrolunduk. Hiç kimse ‘hakikat avucumda’ dememeli, ‘hakikat benim’ diye iddia etmemelidir.Müslümanlar olarak,“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı
gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”ilahi emri gereği yıkıcı değil yapıcı; ayrıştırıcı değil,
birleştirici olmalıyız. Fitneyi değil, ıslahı esas almalıyız. Bizibiz yapan değerlere sımsıkı sarılarak birliğimizi ve dirliğimizi korumalıyız. Bu yolda; Sakın incitme bir canı, Yıkarsın arş-ı Rahmân’ı
sözü genelgeçer anlayışımız olsun. Yazımızı, Yüce Rabbimizin Kerim Kitabımızda bizeöğrettiği şu dua ile bitirelim:“Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”
ALLAHA EMANET OLUN SİZLERİ SEVİYORUM.
HAZIRLAYAN:
KEMAL SEVGİ
EMEKLİ İMAM HATİP